KING ve  KING

         Amerika Birleşik devletlerinde beyazlarin ve çoğu kabullenmiş zencilerin inanışına  göre; siyahilerin beyazlara göre daha düşük seviyede zekaya sahip, daha saldırgan, daha tembel ve pis insanlar olduklarını düşünüyorlardı. Toplumun büyük  çoğunluğuna göre Siyahiler  "kirliliğin" kaynağıydılar. Eğer ondokuzuncu yüzyıl sonlarına doğru bir siyahi vatandaş , olağandışı iyi bir eğitim alarak  saygın bir işe başvursaydı, kabul edilme ihtimali  yoktu.
         Mevcut önyargılar zaman geçtikçe daha da toplumun bilinçaltının derinliklerine hatta toplumsal gerektiğine işledi. Toplum; "Bakın, siyahiler nesillerdir özgürler, yine de neredeyse hiç siyasi profesör, avukat, doktor, hatta banka katibi bile yok. Bu onların daha tembel ve daha geri zekalı olduklarının kanıtı değil mi ?" argümanı  ile  elitist bir yaklaşımla siyasilere davranıyordu.
        Siyahi karşıtı elitist yaklaşım  geliştikçe, ırk hiyerarşisini korumaya dönük yasalar oluşturulmaya  başlanmıştı.
        Siyahilerin seçimlerde oy kullanmaları, beyazların okullarında okumaları, beyazların dükkanlarından alışveriş yapmaları, beyazların restoranlarında yemek yemeleri ve beyazların otellerinde kalmaları  yasalara uygun değildi. Toplum uzun yıllardır  bu bozuk ırkçı düşünceye hazırlanmıştı.
         Beyazlar onlardan korunmalıydı: Hastalık korkusuyla siyahilerle aynı otelde kalmak veya aynı restoranlarda yemek istemiyorlardı. Çocuklarının siyahi çocukların şiddetine maruz kalabileceğini veya onlardan kötü etkileneceğini düşünerek onlarla aynı okullarda okumalarını ; zaten cahil ve ahlaksız olan siyahilerin oy kullanmalarını istemiyorlardı.
         Clennon King adındaki siyahi bir öğrencinin 1958'de Mississippi  Üniversitesi'ne başvuruda bulunması  ülkede büyük bir yankı uyandırmıştı. Nasıl olabilirdi böyle bir densizlik ve haksızlık. Yok, yok  bu genç  büyük bir olasılıkla  akıl hastası  olmalıydı. Ve toplumsal genetiğiyle uzun yıllardır oynanan toplumun baskısıyla Clennon King   zorla akıl hastanesine kapatılmıştı. Duruşmayı yöneten yargıç, bir siyahinin Mississippi Üniversitesi'ne kabul edileceğini düşünmesinin çılgınlık olduğuna hükmetti !..
        Irkçılık zamanla kültürel alana daha fazla yayılınca, Amerikan estetik kültürü de beyazların güzellik standartları etrafında gelişti. Bu oluşturulan toplumsal yanlış bilgilendirmeler  toplum bilincinin daha da derinlerine bir nakış  gibi işlendi.
       Martin Luther King 1963'te o muhteşem  konuşmayı yaptıktan sonra herşey değişmeye başladı. Ne diyordu o muhteşem konuşmasında;
        Bugün diyorum ki dostlarım, şu anın getirdiği güçlüklere ve engellemelere rağmen bir rüyam var benim. Bir Rüyam Var!
        Bir rüyam var. Gün gelecek, bu ulus ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak. Şunu kendinden menkul bir gerçek kabul ederiz ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır.
        Bir rüyam var. Gün gelecek, eski kölelerin evlatlarıyla eski köle sahiplerinin evlatları, Georgia'nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar.
        Bir rüyam var. Gün gelecek, Mississippi eyaleti bile, adaletsizliğin ve baskıların sıcağıyla bunalıp çölleşmiş olan o eyalet bile, bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek.
        Bir rüyam var. Gün gelecek, dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar.Bugün bir rüyam var benim.
        Bir rüyam var. Gün gelecek, Alabama eyaleti, valisinin ağzından hep müdahale etme ve izin vermeme yönünde sözler dökülen o eyalet, küçük siyah oğlanlarla küçük siyah kızların, küçük beyaz oğlanlarla ve küçük beyaz kızların el ele tutuşup kardeşçe birlikte yürüdüğü bir yere dönüşecek.Bugün bir rüyam var benim.
        Bir rüyam var. Gün gelecek, bütün vadiler yükselip bütün tepeler ve dağlar alçalacak, engebeli yerler düzlük yapılıp, girintilerle çıkıntılar düzleşecek ve Allah'ın şanı yeryüzüne inecek, bütün canlar hep birlikte görecek onu.
Özgürlüğün yankılanmasını sağladığımızda, her kasabadan ve köyden, her eyaletten ve kentten özgürlüğün yankısını duyduğumuzda, o gün yakın demektir ve o gün Allah'ın bütün kulları, siyahlar ve beyazlar, Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Budistler el ele tutuşup eski bir zenci ilahisini söyleyecekler:
Sonunda özgürüz! Sonunda özgürüz!
        Bu  toplumsal olarak işlenen siyasilere kötü bakışın  günümüzdeki en önemli uygulayıcı yardımcıları   Hollywood  yapımları olmaktadir. Nasıl mı? diye sorduğunuzu duyar gibi oluyorum. Küçük bir örnek yeterli olacaktır bu tezi kanıtlamaya. İyiliksever  kovboyların (!) Hollywood  yapımlarında bize hepsinin beyaz olduğu  anlatıldı  ve gösterildi. Sığır  çobanı gibi zor ve pis işi  sizce yakışıklı beyazlar mı ? Yoksa siyahiler mi? yapar  acaba. Ben bu kadar kovboy filmi izledim. Mutlaka herkes en az bir kez izlemiştir. Hiç Hollywood  filmlerinde  zenci kovboy  göreniniz oldu mu?
   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar