AKBABA VE KARTAL
Akbaba ile kartal, guzel bir yaz günü, birlikte uçmaya çıkmışlar. Hava açık ve güneşli , yerde her taraf yeşilliklerle kaplıydı. Havada süzülerek ve etrafı seyrederek yükseldiler. Yükseldikçe içlerindeki uçma isteği daha da artiyordu.
Artık bir hayli yüksekteydiler.Akbaba kartala dedi ki: Uzağı benden daha fazla gören bir kuş veya bir insan olduğunu zannetmiyorum. Kartal, akbabanın bu sözlerinde biraz övünme kokusu aldı.
Bu söylediğin çok ciddi bir iddiadır.Bir iddiayı ortaya atmak kolaydır kolay olmasına ancak ortaya atılan iddianin ispatı gerekir. Bak bakalım ovanın dogu tarafinda neler görüyorsun? Bana söyle.
Akbaba, kartalın inanmamış görünmesine biraz içerledi: “Ona gördüklerimden öyle bir şey söyleyeyim ki, benim gözlerimin ne keskin olduğunu anlasın” diye düşündü Akbaba:
Eğer dediklerime inanırsan, ovanın şu doğusundaki ağaçların yanında bir buğday tanesi görüyorum, dedi.
Bunu söyledikten sonra kartala aşağılar tarzda ve gururla baktı. Akbabanın bu sözüne kartal şaşırmışti. Fakat soğukkanlılığını elden bırakmadı:
Pekala! Haydi öyleyse, inelim bakalım! Gerçekten orada bir buğday tanesi var mıdır? Birlikte, hızla aşağıya doğru inişe geçtiler. Akbaba gördüğü buğday tanesinden gözünü ayırmıyor, ona yaklaştıkça kalbi daha hızlı atıp artık hiçbir şey düşünemez olmuştu.
Kartal, hemen yakınlardaki bir tepeye kondu. Akbaba, buğday tanesine doğru uçtu. Fakat ne yazık ki o bir tuzağın buğdayıydı. Akbaba, buğdayı alayım derken tuzağa yakalandı.Zavallı akbaba, bir buğday tanesi için tuzağa esir olacağını bilemedi. Akbabanın tuzağa tutulduğunu gören kartal ona seslenerek:
Arkadaş, tuzağı göremedikten sonra, taneyi görmüşsün bundan ne çıkar?…. dedi.
Ben inatlaşmadan daha ziyade düzeyin çok düştüğünü, milli ruh ve amaç yerine şan söhret ve maddi kazançın ön plana çıktığını düşünüyorum.
YanıtlaSilİki egonun savaşı...
YanıtlaSil