TIBBİYELİ HİKMET ve ORHAN BORAN

        Bir tıp fakültesi talebesiydi. İstanbul işgal altındayken ve gece gündüz vatanseverler düşman askerleri tarafından  şehit edilirken  ve tarihler 14 mart 1919’ı gösterirken;  bir grup arkadaşıyla, Tıp fakültesi binasına kocaman bir Türk bayrağı astı. Bunu da Tip fakultesinin kurulus tarihi diye isgal guclerine legalize etmistir.
        O bir öğrenci lideriydi ve henüz 18 yaşındayken, Sivas Kongresine davet edildi…
Hikmet Boran, tarihe Tıbbiyeli Hikmet olarak geçti.
        Vatan topraklarının kurtarılması için Kongreler düzenlenmesi kararı alınmıştı ve Tıbbiyeli Hikmet 1919’da yurdun dört bir yanından gelen, 38 delegeden biri olarak tarihe geçmişti.
       Yurdun her bölgesinde  Mudafaa-i Hukuk ve Reddi İlhak dernekleri oluşturarak bağımsızlık çalışmaları  organize olmaya basliyordu.  Tıbbiyeli Hikmet, Sivas Kongresi’nde bu derneklerin tek çatı altında birleşmesini öneren genç bir adamdı.
          Ulus Gazetesi’nde Şahap Osman Aras, Tıbbiyeli Hikmeti şöyle tanimliyordu:  ‘Milli Mücadele için oluşturulan bütün derneklerin “Rumeli ve Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adıyla, bir çatı altında toplanmasını öneren kişidir. O kadarla da kalmamış;
ABD veya İngiltere’nin güdümüne girmeyi savunan mandacıların cesaretle karşısına dikilmiştir.  Bu bağlamda, Mustafa Kemal Paşa’ya şunları söylemiştir:
”Paşam, temsilcisi olduğum Tıbbiyeliler beni buraya İstiklal davamızı  başarmak için gönderdiler. “Mandayı” kabul edemem… Bunu kabul edecek olanları şiddetle reddederiz. Örneğin “manda” düşüncesini siz bile kabul
etseniz, sizi de reddederiz. Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak ilan eder; şiddetle karşı koyarız!” Bu sözlere Atatürk:“Azınlıkta kalsak bile, mandayı kabul etmeyeceğiz” “ Parolamız tek; YA İSTİKLAL YA ÖLÜM !” diye yanıtladı.
           Tıbbiyeli  Hikmet ilk meclis sıralarında görev aldı.. Büyük Taarruzda kendisi gibi bir çok üniversiteliyle birlikte düşmanla savaştı..Dimdik duruşu, tavizsiz karakteri, Atatürk’ün etrafındaki bazılarını rahatsız etmiştir.. Kuruluş yıllarında o ve onun gibi katıksız vatan evlatlarını, tanzimat kafalı bir grup Gazi paşa’dan uzak tutmak için özel gayret sarfetmiştir.. Yine Şahap bey özetliyor:  ‘Atatürk onun, Balıkesir İlinden Mebus (Milletvekili) adayı olmasını önerdiğinde; “Hikmet Bey Giresun doğumludur, Balıkesir’e uzaktır” diyerek, savsaklamışlardır…… Hikmet Bey sağ olduğu halde, Gazi Paşaya öldü  demişlerdir…’
O dönemin kargaşası içinde, ‘uyanık’ bazıları kendi menfaatlerini öne çıkarıp, yerler edinmiş, hiçbir şey beklemeden vatan için sessiz sedasız çalışan bir çok kişiyi Ata’dan habersiz tasfiye etmişlerdir.
         Hepimizin tanıdığı   Orhan Boran' ın  babasıdır. Torunu da kendisi gibi bir beyin cerrahıdır.
         Tıbbiyeli Hikmet kısacık hayatı boyunca durup dinlenmeden vatan için çalıştı.. Vatan için de öldü.. Henüz 44 yaşındaydı.. Sarıkamış’taydı…Karda mahsur kalan Mehmetçiklere ulaşmaya çalışmış, ciğerleri dayanmamış, verem yakalanmıştı… Tıbbiyeli Hikmet kurtarılamadı…
     

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar