KÖYÜN DELİSİ

    Köyde tatlı bir telaş vardı.  Köyün muhtarı çok güzel bir haber almıştı.   Devlet büyüklerinden  aldığı  bilgileri köydeki seçmenine  akşam köy kahvesinde anlatacakti.İlk olarak evde eşine ve çocuklarına anlattı. Ama onlar ne diyeceklerini karar verememislerdi. Muhtar yılda en az iki kez mahsul aldıkları  arazilere devlet desteğiyle dünyanın en önemli  araba markalarından birinin fabrikasinin  kurulacağını  anlatmıştı.
    Eşi muhtara"biz şimdi ekip biçmeden kışlık erzakimizi nasıl temin edeceğiz?" diye sorunca muhtar"Artık tarlada çalışmadan temiz ortamlarda çalışıp ekmek paramızı daha garanti kazanacağız. " Böylece ektikleri  mahsulü doğal olaylardan veya devletin az paraya mahsülü almasından kurtulacağını  anlatmaya çalıştı. Kadın çok ikna olmadı ama kocası koskoca muhtardi.  Mutlaka bir bildiği vardır dedi.
     Akşam namazından sonra tüm köylü  köy kahvesinde toplandılar  . Muhtar anlatmaya başladı.  Bütün dünyadaki en büyük araba markalarından birinin bölgeye bir fabrika kurmak istedigini öğrendiğini  anlattı.  Bu fabrikanın köylerine gelmesi için ilçede ve şehirdeki bütün yüksek bürokratları  ikna etmek için 32 yıllık birikimini nasil kullandığını bütün köylüye anlattı.  Köylünün tamamına yakını  muhtara kendini müteşekkir  hissediyordu.
       Kahvenin en kuytu yerinde oturan ve köyün delisi    diye tanınan Selman Ağa söz istedi. Ortam biraz yumusasin  diye ciddi ciddi konuşan muhtar Salman ağa ya söz verdi.Selman " Biz kendi patronumuz iken şimdi elin gavurunun  yanında işçi mi olacağız diye sordu? " Köylü çocuklardan Cingöz lakaplı Ali babasına Selman ağa doğru söylüyor.  Artık bizim arazilerimiz  olmayacak ve biz şehirden mi sebze meyve alacağız? diye babasına sordu.
Bunu duyan muhtar artık baban ve annen daha temiz ortamda çalışıp  daha düzenli para kazanacaklar. Ve senin istediğin şeyleri daha rahat temin edecekler dedi.
    Selman Ağa tatmin olmamıştı. " İlkokul  öğretmenim bize çocukken  dünyada tarım ürünü  olarak  kendi kendineyeten yedi ülkeden biriyiz demişti.  Şimdi ne olacak muhtar "diye sorunca? Muhtar büyük bir rahatlıkla" Turkiye kocaman ülke, sadece bizim köy mu var tarım yapacak diye Selman Aga'yi yine susturdu.  Tüm köylü muhtarı müteşekkir bir şekilde ayakta alkışlamaya başladı.  Selman ağa da yalnız kaldığını hissetti ve kahveden başı önünde ayrıldı. Cingoz Ali köyün Delisi diyorlar  bu adama ama doğru söylüyor gibi hissetmişti çocuk aklıyla.
    Köye fabrika yapıldı.  Bütün köylü  fabrikada çalışmaya, çocukları da fabrikanın açtığı okulda okumaya başladı.  Ali de bu okulu bitirip, devlet parasız yatılı sınavlarını kazandi. Büyükşehir de liseye gitmeye başladı.
   Lise ikinci sınıftayken  ekonomik kriz bütün memleketi sarsmaya başlamıştı.  Bir sene sonra
her kriz sonrasında yönetime el koymaya alışan ordu yönetime el koyup darbe yapmıştı.  Babası ve diğer köylüler işten cikarilmislar  ve   işsiz kalmışlardı.  Ali okuyamayacak gibi duruyordu ve Selman Aga'nin" patronlugu  bırakıp elin gavurunun yaninda işçi mi olacaksınız ?" sözü aklına gelmişti. Gözleri doldu. Üniversite sınavında derece yapınca devlet bursuyla okudu ve başarılı bir bürokrat olmuştu.
    Cingoz Ali Artık  en üst düzey devlet memuru makami olan   müsteşar olmuştu.  Bir gün  önüne bir evrak gelmişti ve imzalaması gerekiyordu. Okudu ve yazılanları düşününce  hiç aklından çıkarmadığı Selman Aga'nın" biz kendi kendimize tarım olarak yeten dünyadaki yedi ülkeden biriyiz "diye çıkışı  geldi ve gözleri doldu.
    Müsteşar Feridun'un imzaladığı evrakta ne yazıyordu biliyor musunuz?
" Yurt dışından  Buğday ve meyve ithali için onay belgesi"
   Selman Ağaların artması dileğiyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar