BİR VATANPERVER ve  MÜNEVVER'İN  HİKAYESİ


            Istanbul'a iki saat mesafede Bursa'nin hemen çıkışında ,çok degisik bir yarımada var.Aslında  Uluabat Gölü üzerinde yüzermiş gibi duran minik bir adacık olarak da tanımlanır. İncecik bir köprü ile ana karaya bağlı bir yarımada ama özerklik hissiyatından hiçbir kaybeymemiş: Gölyazı...

             Gölyazı bir zamanlar Apollon Krallığı‘nın başkentiymiş. Daha sonra Bizansı, Osmanlısı, herkes bir iz bırakmış. Mübadeleye kadar sakin sessiz bir Rum balıkçı köyüymüş. O zamanlar Uluabat’ın yanı gölün adı Apollont, Gölyazı’nınki de Apolyont…

               Gölyazı’nın kısa tarihçesi böyle, ama bu kadarla sınırlı değil. Zira onu Işık Tanrısı’nın şehri yapan bir de mitolojik öyküsü var: “Tanrı Zeus’un çocuğunu taşıyan Leto, doğum yapabilmek için küçük bir kara parçası bile bulamaz. Zeus’un karısı Tanrıça Hera, evliliğin koruyucusu olan ev ve ocak tanrıçasıdır. Hera, kendi evliliğini korumak için canlı cansız tüm varlıklara, Leto’ya çocuğunu doğurması için yer göstermemelerini emretmiştir. Leto, böylesi zor bir durumdayken sadece bir ada ona yardım etmeyi kabul eder. Çünkü Apollon herkese affetmesi ve yardim etmesi ile ünlüdür. Efsaneye göre  Ada sabit değildir. Su yüzeyinde gezebilmektedir. Bu yüzden diğer toprak parçaları gibi Hera’nın öfkesinden korkmaz. İris’in Hera’yı bir mücevherle kandırması sonucu, doğum yapanlara yardım eden Tanrıça Eileithyia da Leto’nun yanına gelebilmiştir. Leto önce bir kız çocuğu doğurur: Artemis… Peşinden de onun yardımıyla Apollon dünyaya gelir. Hep o cesur ada sayesinde… Apollon ışık ve aydınlık tanrısıdır, adım attığı her yer otlar ve çiçeklerle dolar ve ada bir cennete dönüşür. İşte Gölyazı, Anadolu’da Işık Tanrısı Apollon adına kurulmuş 8-9 antik yerleşimden tatlı su kenarında kurulmuş tek şehirdir.
         Gölyazı'nin girisinde ortada bir çınar var .Bu çınarın  özsuyu aktığı için ağlayan çınar adını almıştır.Tescil edilmis yaşı  2017 itibarıyla 744  olarak bilinmektedir. Öylesine muhteşem bir ağaç ki gölgesinin  400 metre olduğu söyleniyor. Bu agacin ismi 2000 yilina kadar yok ya da sadece çınar. Bu tarihte Mehmet Okatan adlı Biyolog  bu çınarın içinden akan özsuyu  nedeniyle  Ağlayan çınar ismini "kendi tabiriyle uydurmuş" bulmuş. Sonra yaşını tespit etmiş ve yedi asırı altı satıra sığdırdığı  bir şiir yazarak burayı ölümsüzlestirmiş.Şiir şöyle;

Tarihin Verdiği Yorgunlukla, Yan  yatmış  ulu bir çınar
Lakin yaşamaktan umudunu kesmemiş, uzanmış öylesine
Bağrı yanık , yaprakları hüzün, içi kan ağlarcasına
Savaşlara, acılara,kara sevdalara tercüman olurcasına
Ardında sevgi bahçesi açamayan gonca bir gül.
Önünde, oluk oluk göz yaşlarının eseri, KOCA BİR GÖL..
 
        Tarih , efsane ve doğa burada, Gölyazı'da. Burayi değil yabancılar  biz bile bilmiyoruz. İtiraf etmek gerekirse bu cennet köşesi İtalya'da veya İspanya'da olsa  herhalde çok farklı olurdu. Ve bizler de  burayı gezmek için özel turlara katılıp,  Gölyazı'yı anlatip saçma sapan bir şekilde birbirimize hava atmaya çalışırdık.

         Sayın  Mehmet Okatan gibi vatansever münevverlerin artması  umuduyla...

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar